Milli Eğitim Bakanlığı lise eğitiminde yapılacak yeni düzenlemeyi kamuoyu ile paylaşmalı ve başta eğitim fakültelerimiz olmak üzere konunun uzmanları bu konu hakkında görüş bildirmelidir.
Sağlıklı bir istişare sürecinin ardından lise eğitim sisteminde uygulanacak modelin ete kemiğe bürünmesi gerektiğini kaydeden Geylan, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın kamuoyu ile paylaşmış olduğu herhangi bir taslak bulunmamaktadır. Dolayısıyla şu aşamada neyin üzerine tartışacağız meçhul! Ancak mevcut bu tartışmalar 4+4+4 sisteminin getirildiği andan itibaren süre gelmektedir. Lise eğitiminin uzun olduğu hatta ilkokul eğitiminin beş yıldan dört yıla indirilmesi de uzun yıllardır tartışılmakta ve pedagojik açıdan uygun olmadığı söylenmektedir. Türk Eğitim Sen olarak temel beklentimiz ve yaklaşımımız şu şekildedir; Milli Eğitim Bakanlığı lise eğitiminde yapılacak yeni düzenlemeyi kamuoyu ile paylaşmalı ve başta eğitim fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerimiz olmak üzere uzmanların etkin katılımıyla ve sağlıklı bir istişare sürecinden sonra yeni düzenlemenin ete kemiğe bürünmelidir.” dedi.
Eğitim ile istihdam ilişkisinin sıhhatli bir çizgiye oturmasının yolu, mesleki eğitimin daha da güçlendirilmesidir.
İş sahibi olmanın tek yolunun “üniversite mezunu olmak” şeklinde bir algı olduğunu söyleyen Geylan, “Yapılan araştırmaya göre 18-24 yaş grubundaki gençlerin %24’ünün ne eğitimde ne de istihdam alanında olmadığı belirtilmişti. Yani bu gençlerimiz ne okuyor ne de bir işe yerleşmiş! Bu durum bir iş gücü kaybıdır. Eğitim sistemimizdeki bir arazı da göstermektedir. Ülkemizde bu problemin çözümünün ilk adımı mesleki eğitimin güçlendirilmesidir. Şu an ülkemizde ortaöğretim düzeyinde mesleki eğitimin akademik eğitime oranı %26.4’dür. Oysaki bunun olması gereken oran % 65-70’dir. Yüzde ortaöğretim düzeyinde 65-70 mesleki eğitim ile kanalize edilmeli, yüzde %30-35 oranında ise akademik eğitim verilmelidir ki batıda da ortalama bu rakamlardır. Ama ülkemizdeki rakam %26.4’dür. Dolayısıyla eğitim ile istihdam ilişkisinin sıhhatli biz çizgiye oturmasının yolu mesleki eğitimin daha güçlendirilmesidir. Geçtiğimiz dönem yapılan YKS’ye 2 milyon 600 bin öğrencimiz katıldı. Ancak, iş sahibi olmanın tek yolunun üniversite mezunu olmak algısı yıkılmadıkça bu yığılmanın önüne geçilemez” diye konuştu.
Özellikle mesleki eğitim, sanayi sektörünün ihtiyacına göre donatılmalıdır.
Mesleki eğitimin güçlendirilmesi ve özendirilmesi gerektiğini kaydeden Genel Başkan Geylan, “Geride bırakılan eğitim-öğretim yılında 904 bin öğrenci üniversiteden mezun oldu. Peki, bu gençlerimizin yüzde kaçı eğitim aldığı alan ile ilgili istihdam edildi? Bu durum çok acıdır. Şu anda 500 bin civarında eğitim fakültesi mezunu, 800 bin civarında ise iktisadi ve idari bilimler mezunu gençlerimiz işsiz. Dolayısıyla eğitim ile istihdam ilişkisinin iyi kurgulanması lazım. Bunun da yolu; mesleki eğitimin özendirilmesi, güçlendirilmesidir. Özellikle sanayi sektörünün yetişmiş kalifiye ara eleman bulunamadığı sıklıkla haberlerde dile getirilmektedir. Bunun altında yatan problem: mesleki eğitimin yetersizliğidir. Özellikle mesleki eğitim sanayi sektörünün ihtiyacına göre donatılmalıdır. Eğer bu yapılmaz ise bu konuyu halen konuşulmaya devam ederiz.” şeklinde konuştu.
3+1, 2+2 gibi yeni modellerin ortaya çıkaracağı sorunların başında norm fazlası öğretmen sorunu gelmektedir.
Kız çocuklarının okullaşma oranının muhafaza edilmesi gerektiğini kaydeden Geylan, “Lise eğitiminde uygulanması planlanan 3+1, 2+2 gibi yeni modellerin ortaya çıkaracağı sorunların çok iyi tartışılması gerekir. Çünkü önemli sayıda öğretmenimizin norm fazlası durumunda kalması söz konusu. Bilindiği gibi 2012 yılında 4+4+4 sistemine geçildiğinde yani ilkokul eğitiminin beş yıldan dört yıla inmesinden dolayı 42 bin 500 sınıf öğretmeni norm fazlası oldu. Bu durumun benzerinin yaşanmaması için iyi analiz edilmesi gerekir.
İkincisi o yaş grubunda çocukların okullaşma oranı olumsuz etkilenir mi? Bu da bir risktir. Bu risklerin ortadan kaldırılması için kademeler arası geçişlerde yönlendirmeler iyi yapılmalı ve mesleki eğitim güçlendirilmelidir.
Özellikle de şunun altını çizmek istiyorum: 4+4+4 sistemine geçişlerde de bu sorunu yaşadık. Eğitim fakültesi öğretim üyeleri başta olmak üzere konunun üzerine çalışan uzmanlar ile geniş yeterli bir zeminde istişare yapılarak bu düzenlemenin yapılmasında fayda var. Aksi takdirde bir araz giderilmesi için uğraşılırken yeni problemlere yol açılıyor olabilir. Onun için bu sürecin sağlıklı bir istişare zeminin de yürütülmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.
Bir diğer dikkat çekmek istediğim konu o yaş grubundaki çocuklarımızın özellikle de kız çocuklarının okullaşma oranının muhafaza edilmesidir. Aksi takdirde yeni problem ile karşı karşıya kalınabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Öğrencilerimizi kademeler arası geçişlerde yönlendirmeyi en iyi öğretmenlerimiz yapacaktır.
Eğitimde esas olanın yönlendirme olduğunu kaydeden Geylan, ilkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye tüm kademeler arası geçişlerde öğrencilerin iyi yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu yönlendirmeyi de yapacak kişinin öğretmenler olduğunu bildiren Geylan, “Öğrencilerimizi en iyi öğretmenlerimiz tanır. Dolayısıyla eğitimde sağlıklı bir yönlendirmenin hayata geçirilmesi için de öğretmenlerin eğitim sürecinde ki etkinliğinin artırılması ve meslektaşlarımızın, itibarını besleyen tedbirlerin alınması lazım.” dedi.









